Popüler Yayınlar

29 Ekim 2015 Perşembe

Çocukluk Çağı Kekemeliği

                 
Kekemeliğin Tanımı

Kekemelik bireyin konuşmasının gerek akıcılık gerekse zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulmasıdır.
Her kekemelik bir diğerinden farklıdır. Ancak özelliklerini aşağıdaki gibi gruplamak mümkündür:

--Normal sayılamayacak şekilde seslerin, hecelerin, sözcüklerin ve cümlelerin tekrar edilmesi;p-p,..-.peki, ol-ol olmaz, ben de, ben-de ben de geleceğim… gibi.
--Sözcüklerin bitirilmeden bırakılması.
--Düzensiz solunum ve kararsız konuşmaya bağlı olarak sözcüklerde alışılmadık vurgulamaların ortaya çıkması: patlamalar gibi.
--Seslerin olağan dışı uzamaları    ffff fare gibi.
--Belli bir sesin çıkartılması ve konuşma sırasındaki gerginliğin atılmaması, nefesin engellenmesine ve tıkanmasına yol açar. Konuşmanın akıcılığı ve ritmi bozulmakla birlikte yüzde gerilim, kaş-göz oynatma, başın ani hareketleri, bütün bedende istenmeyen jestler gözlenebilir ve her ses birimi bu tıkanmalardan etkilenebilir.

Kekemelik Genellikle Hangi Yaşta Ortaya Çıkar?

Kekemelik genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkar. (2-6 yaş).
Ancak okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıkabilmektedir. 
Erkek çocuklarında kızlardan 4-5 kat daha yüksek oranda görülmektedir, şiddeti ve sürekliliği de kız çocuklara göre fazladır.
Önceden düzgün konuşan çocuk birden veya yavaş yavaş kekelemeye başlar. Kekeleyen çocuk ilk hecede, belirli hecelerde, belirli sözcükler veya ilk sözcükte takılabilir. Çocuk kekelerken düzgün konuştuğu dönemler ve tekrar  kekelediği dönemler olmak üzere dalgalanmalar yaşayabilir.
En çok okulda, özellikle okurken, büyüklerin yanında ve heyecan, öfke gibi yoğun duygu durumları yaşadığında kekelemeleri belirginleşir. Kimi zaman da şarkı söylerken, fısıltıyla konuşurken kekelemezler.
 Aile içi ve akrabalarda da çocukluk döneminde kekemeliğe rastlanmaktadır. Bu durum  kekemelikte çocuğun duygudurumuyla birlikte ailesel bir yatkınlığın da olduğunu düşündürtmektedir.

Kekeleyen Çocuğa Hangi Tutumlar Zarar Verebilir?

-Acımak, merhamet göstermek.
-Endişeli, kaygılı bakmak.
-Sabırsız ve öfkeli davranmak.
-Akıcı olmayan konuşmadan ötürü cezalandırma tehdidinde bulunmak, suçlamak.
-Hırpalamak, hor görmek.
-Akıcı olmayan konuşmayı kesmesini söylemek.
-Durup tekrar başlamasını söylemek.
-‘Heyecanlanma, sakin ol’ şeklinde uyarılarda bulunmak.

Kekeleyen Çocuğunuza Uygun Tepkiler Neler Olabilir?

-Sabırla onu dinleyin, konuşmasını olay yapmayın.
-Kelimeleri çıkarmakta zorlandığı, takıldığı zamanlarda ‘bu kelime uğraştırdı seni’, ‘bazen zor oluyor değil mi?’ gibi sözler söyleyerek onun konuşmakta zorlandığını ve çabasını fark ettiğinizi ifade edin.
-Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Çocuğunuz veya siz bu konuyla ilgili konuşabilirsiniz.

Ne zaman Bir Uzman Yardımı Almalıyım?

-Çocuğunuzun gelişim döneminde ortaya çıkan kekemelikle ilgili endişeleriniz olduğu vakit aile hekiminize danışabilirsiniz. Aile hekiminiz başka bir uzmana yönlendirebilir veya çocuğun gelişimini takip edebilir.
Bir çok durumda kekemelikle ilgili çocuk ve ailenin net bir şekilde bilgilendirilmesi ve düzenli takibi tedavi olarak yeterlidir.
Kekemeliğin net bir tedavisi yoktur. Kekemeliğin tedavisinde kullanılan bir ilaç yoktur.
Ciddi kekemeliği olan çocuklarda erken tanı ve erken müdahale oldukça önemlidir. Konuşma eğitimi, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarında aile ve çocukla birlikte yapılan dil terapistlerinin verdiği konuşma terapisi şeklinde verilmektedir. Çocuğun kekemeliği ve konuşma terapisi gerekliliği çocuk psikiyatrisi uzmanı tarafından değerlendirilir. Ergenlik ve erişkinlikte olan kekemelikte konuşma terapisi önerildiği halde erken çocukluk çağı dönemindeki kekemelikte şu durumlarda konuşma terapisi önerilir:
- Kekemeliğin sıklığı ve şiddetinin giderek artması.
- Kekemeliğe yüz ve vücut hareketlerinin eklenmesi.
-        Konuşmakta zorlanıyor ve gerginleşiyorsa.
-       Konuşması gereken durumlardan kaçınıyorsa.
-       Konuşurken gittikçe ses tonu artıyorsa.
-     6 yaşını doldurmasına rağmen hala kekemeliği devam ediyorsa.

Kafa travması,beyin kanaması, beyin cerrahi operasyonu sonrası başlayan kekemelikte de fizik tedavi, konuşma terapisi önerilir ve çeşitli ilaçlar kullanılabilir.

Kekemeliği Olan Çocuğunuza Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?

Ebeveyn ve ailenin diğer bireyleri kekemeliği olan çocuğunuza yardımcı olabilecek bir sürü şey yapabilirsiniz. Bunlar;
--Çocuğun kendini daha doğal ifade edebileceği eğlenceli, rahat ortamlar yaratmak.
--Konuşmasını bölmeden, müdahale etmeden göz kontağı kurarak dinlemek.
--Onunla konuşurken sakin ve yavaş konuşun. Kısa ve basit cümleler kullanın.
--Çocuğunuzla düzenli sessiz birlikte vakit geçirmek. Sizinle eğlenmesi kendine güvenini artırır.
--Çocuğunuzu ne olursa olsun kabul etttiğinizi anlamasını sağlamak.

Ne Zaman Çocuk Psikiyatrisi Yardımı Gerekir?

-Kekeleyen çocuğunuz konuşma sıkıntısı yüzünden sık sık ağlama, öfkelenme nöbeti geçiriyorsa
-Kekelediği için okula gitmek istemiyor, okulda arkadaşlarına katılmak istemiyor veya sınıfta derse katılmaktan kaçınıyorsa
-İçine kapanıklılık oluşmuşsa
-Aile çocuğunun kekeleyeceği korkusuyla kekemeliğinin arttığını gözlemliyorsa çocuk psikiyatrisi yardımı gereklidir.

Çocuk psikiyatrisi ile yapılan görüşmelerde, çocuk ve ailenin kekemelikle ilgili bilgileri, düşünceleri ve duyguları anlaşılır. Çarpık düşünce ve bununla birlikte artmış kaygı ve özgüven düşüklüğü gibi durumlar çocuk ve aileye bilişsel davranışçı terapi yardımıyla azaltılabilir.

 Birlikte olan sosyal kaygı ve depresyon varlığı incelenir, bu tür durumlarda ilaç tedavisi gerekebilir. Role-playing dediğimiz rol modelleme ve oyun odaklı aktiviteler kekemeliğinin daha fazla olduğu durumlarda neler yapabileceğini öğrenmesini sağlayabilir. Terapist çocuğun farklı kişilerle farklı ortamlarda örneğin sınıfta bir konuşma yapması, telefonda konuşma veya derste sesli bir şekilde okuma yapma gibi çeşitli ödevler vererek yaşadığı tecrübe ve kekemeliğin derecesi değerlendirilebilir.

                                                        Dr. Selcen ESENYEL
                                                        Çocuk Ve Ergen Psikiyatristi
                                                        Derince Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

19 Ekim 2015 Pazartesi

Çocukluk Çağı tik bozuklukları

Tik Nedir?

Normal davranışı andıran, ani ve tekrarlayıcı ortaya çıkan bazı hareket, jest ve mimiklere tik adı verilir. Bazı takıntılarımıza yanlış olarak 'tik' adını versek de, gerçek tik tanımı farklıdır. En çok göz kırpma tikini bilsek de, tikler çok çeşitlidir ve 'tik bozuklukları' adı altında toplanırlar.
 Bu hareketlerin ertelenmesi veya baskılanması geçici bir süre mümkündür, inadına yapılan davranışlar değildir, kişinin iradesi dışında bir grup kasın kendiliğinden kasılması sonucu oluşur.
Sıklıkları ve şiddeti değişkenlik göstermekle birlikte artıp azalan bir seyir izler. Tikler başlangıçta gelip geçici bir nitelikte fakat sonuçta sürekli hale gelip birey ve ailesini olumsuz etkileyebilmektedir.

Tik Çeşitleri

Motor (hareket) tikler (1-2 saniyeden kısa );
   --göz kırpma, burun kıvırma, dudak yalama 
   --yüz buruşturma, kafa sallama, omuz silkme
   --parmak tıklatma, vurma, ayak salllama, vurma gibi basit tikler şeklinde olabilir.

Kompleks(Karmaşık) motor tikler ( daha uzun süreli);
   -el ve yüzün birlikte anlamlı hareketleri
   -şaşırmış ve anlamamış gibi bakma
   -eşyalara ve insanlara dokunma 
   -parmaklarıyla sayma hareketi yapma 
   -çömelme, eğilme şeklinde olabilir.

 Basit ses tikleri ( vokal tikler)
   --Öksürme, burun çekme
   --boğaz temizleme, ıslık çalma
   -garip sesler çıkarma şeklinde sesli olabilir.

Karmaşık ses tikleri
-heceler veya kelimeler söyleme
-karşındaki kişinin sözlerini tekrarlama
-küfür etme şeklinde olabilir.

Bu hareketler tek başına olabildiği gibi, birlikte de görülebilirler. Hareket ve vokal tiklerle birlikte obsesif kompulsif bozukluk dediğimiz durumun birlikte olduğu kronik tik bozukluğuna 'Tourette Sendromu' diyoruz.

Sıklığı ve Seyri

Tikler en çok çocukluk döneminde görüldüğü halde her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Çocukluk çağı tikleri en sık 7-11 yaşları arasında görülüp ergenlikten sonra 19 yaşlarından sonra sıklığı belirgin derecede azalır. Tiklerin toplumda görülme oranı % 1-2 olup, erkeklerde kızlardan daha sık görülmektedir. 
Tikler, toplumun her sosyoekonomik kesiminde görülebilen, aile bireylerinden birinde varsa kişide görülme olasılığı artan bir durumdur. Genetik geçişi olan bir hastalıktır. 
Geçici tik bozukluğu dediğimiz 3-8 yaşlarında ortaya çıkan en fazla 3-4 ay süren tikler kendiliğinden geçer. 
 Çocukluk çağı tik bozukluğu olarak 5-11 yaşları arasında başlayan tikler ise ergenliğe kadar değişik şiddet ve sıklıkta devam ederek yine kendiliğinden azalır ve kaybolur. 
Kronik tik bozuklukları ise 1 yıldan uzun süren hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülebilen bir bozukluktur.

Tikler, Göz veya üst solunum yolları enfeksiyonları veya çeşitli viral enfeksiyonlar sonrasında başlayabilir ama başlangıcını çoğu zaman çocuk ve aile fark etmeyebilir.  Hareketin öncesinde kişi iç gerginlik şeklinde bir dürtü hissedebilir. Bu dürtüler genellikle rahatsız edici olarak ifade edilir, kişi tikten sonra belirgin bir rahatlama duyar. Zaman içinde artıp azalması tipiktir. Yani 2-3 hafta tikler kendiliğinden kaybolurken tekrar başlama şeklinde dalgalı bir seyir izler. Tiklerin şiddeti de gün içinde ve zaman içinde artıp azalabilir. Tikler uykuda belirgin olarak azalır; stres, heyecan, yorgunluk ve hastalık ile artabilir.

Birlikte Olduğu Durumlar ve Tanı Koyma

Tikleri olan çocuklarda en sık birlikte olan psikiyatrik hastalık obsesif kompulsif bozukluktur. Diğer birlikte olan hastalıklar dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, özgül öğrenme güçlüğü, zeka geriliği, kekemelik ve diğer konuşma bozuklukları, madde kullanımı ve obezitedir.
Kullanılan bazı ilaçlar tiklerin sıklığını ve şiddetini artırabilir. Örneğin dikkat eksikliğinde kullanılan uyarıcı grup dediğimiz ilaçlarla tikler artabilir.
Tikler bazı diğer norolojik hareket bozuklukları ile ayırt edilir. Genelde tanı, durumun öyküsü, aile geçmişi, gözlem ve klinik değerlendirme sonucu konur. Atipik vakalar dışında beyin görüntüleme yöntemlerinin, EEG ve laboratuvar testlerinin anlamı yoktur.

Tedavi

Tiklerin esas tedavisi çocuk ve ailenin tik bozukluğu ile ilgili eğitimidir. Ev ve okulda çocuğun psikososyal desteği önemlidir. Kronik ailesel geçişli tik bozukluğu vakalarında ilaç tedavisi başlanır. İlaç tedavisi uzun sürelidir ve tedavinin sürekliliği önemlidir. Kullanılan psikofarmakolojik ilaçlardan 6-8 hafta içinde fayda görülmesi beklenir. Fayda sağlanmadığı görüldüğünde başka tür ilaç başlanır. İlaç tedavisi uzun süreli devam edilir. 

Tik Bozukluğu Olan Ailelere Öneriler

Tik bozukluğu çocuğun okul ve sosyal hayatını etkileyen bir durum olabilir. Bu durumun önlenmesi, çocuk ve ailenin tiklerle ilgili bilgilerine bağlıdır. Bunun aksine çocuk ailesi veya etrafındaki büyükler tarafından ne kadar uyarılırsa tik davranışı da devam etmektedir. Bu yüzden tik bozukluğu olan çocuklar bu davranışları için asla uyarılmamalıdır. Bu davranışının kabul edilerek hayatına devam etmesi özgüvenini devam ettirir. 
                                   Dr. Selcen ESENYEL
                                   Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi